Sayfalar

26 Nisan 2012 Perşembe

Yaşarken ölmek..



Durup dururken bir anda canın sıkılır bir bakarsın hiç birikimin olmamış bomboş yaşayıp gidiyorsun. Bütün dostların arkadaşların anıların sen korumaya çalıştıkça yerden havalanan toz zerreleri gibi sağa sola uçuşup senden uzaklaşmaya devam ediyor. Ben inanmıyorum ki bir insan kendi hayatını özgürce kendi şekillendiriyor. Şöyle bir düşünelim hayatımızda nelere en çok vakit ayırıyoruz? Öncelikle uyumaya çok boş vakit bence günde 5-6 saat uyku gayet yeterli olmasına rağmen en az 10 saat o yataktan çıkmayan insanlar olduk. Obezlik, tembellik bu işin yanında hediyesi. İyi güzel tamam uykuyu bırakamıyoruz da sonrasında kalan vaktimizde en büyük dilimi ne işgal ediyor iş güç. Geçim derdi herkes için büyük işkence ya bir iş için yada iş bulmak için koşturup duruyorsun bütün gün. Zaten bu yüzden işin bitince bir yatıyorsun ölmüşsün be arkadaş uyanmak ne kelime o yataktan sökemezler bile seni. Canının iş yapacağını bilseler o denli yani iliği kemiği sömürüyorlar. İşten de kaytarmak mümkün değil geri kalan bizim gibi duruyor ama artık günümüz ile o da yavaş yavaş gidiyor. Medya çılgınlığı büyüyor her dakika ilgini çekecek bir şeyler buluyorsun. İnternet televizyon radyo derken bir bakmışsın saat gecenin üçü. Anlaşılan bize pek vakit yok işte bu yüzden ben inanmıyorum hayatımızı kendimizin yaşadığına resmen hayatın gerçekleri bizi yönetiyor. Ya her şeyi bırakıp gitmek gerekiyor yada oturup köle gibi devam etmek.
                İnsanlık değerlerimizi unuttuk anlaşılan bu kadar koşturmacanın içinde geçenlerde bir arkadaşıma selam verdiğimde ne konuşacağımızı bulamayıp sustuk ve devam ettik. Beynimin içinde sanki başka şeyler var o kadar meşgul ediyorlar ki ne cevap vereceğim konusunda bile tereddüt ediyorum. İşte bende kafamın derli toplu olduğu zamanlarda böyle unutmadan yazıyorum. Yazınca da rahatlıyorum. Konuyu dağıtmadan devam edeyim; bazı insanlar var biraz daha durumu denk bizim üzerimizden yaşayan yöneticiler idareciler sanki onlara muhtaçmışız gibi bizleri kullanmasına göz yumuyoruz. Tüm insanlık olarak unutuyoruz ki biz olmasak onlar olmaz yöneticiler olmasa insanlık yine de devam ederdi. Bir de sürekli hak hukuk adaletten bahsedip dururlar. Peşkeş çekmeden dediklerini yerine getirmeden onların gözünde yükten başka hiçbir anlam ifade etmezsiniz. Bütün benliğimizi elimizde alıyorlar farkında bile değiliz. İnsanlar artık tek koruyabildiğimiz değerimiz ailemizden bile bu hayat koşturmacasının gazına gelip vazgeçiyoruz. Elde etmek istediğimiz ne acaba onu da bilmiyoruz tonlarca para mı istiyoruz ama şunun farkında değiliz kapitalizm evet altında çalıştığımız insanlar biz daha çok çalıştıkça daha çok kazanıyor ve seviye git gide yükseliyor uçsuz bucaksız bir deniz. Sanıyoruz ki hepsi gidecek bir tek biz kalacağız. Hayatın bir köşesinden yakalayarak özendiğimiz hayatları yaşayacağız en büyük yalan.
                Hayır her şeyi bırakamayız ama bişeyleri değiştirebiliriz kendimize değer katabiliriz. Belki bizler göremeyiz ama bizlerde sistemin kölesi olarak devam ederek bazı gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için sevmediğimiz ( bence o baştakilerde bu konuda devam etmek zorunda kalıyorlar) yüksektekilerin yerine geçerek daha yaşanılası bir hayat bırakabiliriz önümüzdekilere. İsyankar olmak hiçbir zaman özüm değil kızıp bağırmakta, bir yarışta senin önündeki adama neler söylersen söyle ne yaparsan yap hakkıyla geçmedikten sonra kazanamazsın aynen o misal bizlerde daha ok çalışarak bir şeylerin önüne geçmeliyiz. Ama bilincimiz yitirmeden bazı değerleri kaybetmeden yani elden ayaktan düşüp hala işe koşturmaya çalışan daha iyi iş daha çok para diyen insanlardan olmadan bu yolda en önde gelenlerden olmalıyız. Belki o zaman biraz daha tat alınır bu hayattan, daha kolay olur ölmektense yaşamak.