Tabi
bahar ayları geldi her köşede bir çift el ele, birbirine sokulmuş sevgi sözleri
söyleyip kıkırdaşıyorlar. Haklılarda şimdi bahar en tatlı zamanları taze
aşklarını saklamadan cesurca sergiliyorlar. Ama biraz düşünmek lazım acaba
onlar birbirini arayıp mı buldu yoksa birbirlerini mi hakettiler? Şimdilerde bildiğimiz
üzere sosyal medya veya elde telefonlar tıkır tıkır insanlar tanımadığı
birilerine bile rahatlıkla utanmadan uzaktan uzağa (tokat yeme tehlikesi
olmadan ) cesurca spontane tanışıp sadete gelebiliyorlar. Hatta bırakın
tanımadığı hayatı boyunca bir kere yolda veya bir yerde gördüğü birini bile
bulup onunla arkadaş olabiliyor isteklerini sorularını sorup yanıt bulabiliyor.
Bu şekilde rahatça insanlarla iletişim kurabildiğimiz düşünmeden hareket
edebildiğimiz zamanlarda aşk için kelimenin tam anlamıyla aranıyoruz. Çok kolay
değil mi artık beğenilerin, düşüncelerin, konuştukların, yediklerin, içtiklerin,
dinlediklerin vs. hepsini insanlar kolayca biliyor hatta sen bilinçli
paylaşıyorsun. Kötü bir şeyde değil hani kısa hayat içinde gereksiz uzayan tanışma,
kaynaşma evresini kısa sürede tamamlıyorsun teknolojiyle birlikte ilişkilerde
de çağ atlıyoruz sanki.
Böyle aranırken
ya da durup dururken hiç beklemezken de bir anda çıkıp geliverenler var birde
onlar sizin isteğiniz ışında oluyor aslında karşıdan gelende bunun farkında
değil resmen trafik kazası gibi. Yazılmış yani sana, ama tanımıyorsun etmiyorsun
uğraşıyorsun koşturuyorsun. O senin farkında değil seni öğrenmeye çalışıyor,
sen onun farkında değilsin sen onu tanımaya çalıyorsun. Bakışmalar göz
kaçırmalar falan derken bir anda tanışıyorsun falan bir süre ismiyle hitap
ediyorsun, selam vermeye başlıyorsun, görünce gülümsüyorsun, utanıyor,
sıkılıyorsun. Derken bir gün artık oturup konuşacak düzeyde arkadaş oluyorsun
tabi bunlar oluncaya kadar günler haftalar geçmiştir bile e yavaş yavaş başka
yerlere beraber gitmeye başlıyorsun. Bir gün elinde ufak bir hediyeyle karşındakine
artık her şeyi söylüyorsun. Şanslıysan hemen orada sarılırsın, ama değilsen
uzunca bir zamanda bunun cevabı için beklemek zorundasın. Emin olamazsın doğru
mu yaptım yanlış tamamen kaybetme ihtimalinde vardır veya tamamen kazanma,
korkarsın düşünürsün, için içini yer. Eğer cevabın geldiyse mutlusundur ama
yine de yeni çağdakilerin ilk gününe anca gelebilmiş ve kim bilir aradan kaç
zaman geçmiştir.
Hızlı çiftler
şimdiden evlilik hayalleri yapmaya başlamıştır bütün bahar gezmiştir, sevdiğini
anlatmış karşısındakinin gönlünü kazanmıştır çiftler. Hayaller kuruluyor çok
güzel şeyler düşünülüyor o kadar mutlular ki nasıl anlatacaklarını bilmiyorlar.
Karşısındakine doyamıyor falan yaz gelmiş tatil planları falan… O yaz da arayıp
bulmuşlar için çok güzel geçiyor ama laçka olmaya başlar bütün duygular. Sarfedilen
kelimelerin içi boştur bir anlam yüklü değildir. Hani karşındaki aman demedi
demesin diye söylenilen hoş güzel sözler söylersin canın istediğinde sarılır
istemediğinde arkanı dönersin. Tanıştığında öpmeye kıyamadığın o insan gitmişte
sanki sıradan yanında olan biri var. Bazen sıkıcı gelmeye başlamıştır ufak
çaplı tartışmalar falan olur. Ama hemen özürler dilenir tekrardan böyle kalan
küller yellenir yeniden alev çıkartılmaya çalışılır. İçten içe de iki tarafı
yaz sonuna doğru düşünceler sarmıştır bile acaba seviyor mu sıkılıyor mu başka
biri mi var ?
Eski kafa
çocuklarımız ise daha yeni yan yana oturabilmeyi başarmış elini tutup tutmamak
arasında çekiniyorlar birbirlerinin. Ve an geliyor eller bir gün birbirine
değiyor ve o an kalp atışları hızlanıyor zaman duruyor birbirlerinin yüzüne
bakmadan ellerini dolayıveriyorlar. Tabi zaman geçtiği için artık yaz geldi ve
el ele dolaşmanın da tadına varamıyor çiftimiz eller terliyor çekiyorlar sonra
ellerini. Konuşmalar kısa sorular ve tek kelimelik bazen ise kısa cümlelerle
cevaplar şeklinde devam ediyor. Hala birbirlerini doğru düzgün tanımıyorlar
bile. Bir gün buluşunca en az üç beş gün belki b hafta hatta daha uzun süre
görüşemiyor bu çiftler. Öyle buluşunca da sarılıp koklaşma olamıyor genelde
suskunca ufuklara bakıp iç çekmeler oluyor. Bütün yaz boyu tatil bile yapmak
istemiyor insanın canı uzak bir yere gidince sanki bir daha gelmeyecekmiş gibi
oluyor diğerine yada geldiğinde bulamayacakmış gibi. Hep özlüyor hiç ulaşamıyor
, hem bu kadar yakın bir o kadarda uzak sevgilin nasıl iş bu ama aklına düştüğü
zaman yine içini bir huzur kaplıyor o sıcak yaz gecesinde bile mutlu uyuyorsun.
Teknolojik
çiftler için yaz bitmiş yazın yorgunluğu vurmuş sonbaharın ilk aylarını bu
hızlı yaşamın dinlence yeri olarak beliriyor. Artık o mesajlar atılmamaya,
online görüşmeler zayıflıyor yavaş yavaş bağlantı kopuyor sanki. Sonbahar yağmurlarıyla
birlikte bütün o içten duygular sel olup akıyor gidiyor. Artık geriye o küçük
tartışmaların yaraları kanser gibi büyümeye başlıyor ve ufacık hatta ve hatta sebepsiz
konular üzerine büyük uzun tartışmalar küsmeler başlıyor. Ama bir süre sonra
giderse ben yalnız kalırım korkusu illa bir tarafa hatalı olduğunu düşündürüp
özür diletiyor. Ama daha özrü dilerken bir şekilde garipler yeni bir
tartışmanın içinde buluveriyor kendini. Böyle böyle artık tartışmadaki sözler
ağırlaşmaya ufak hatalar bile yüze vurulmaya başlanıyor tevazu ve saygıdan eser
kalmamıştır. Artık suların kaynadığını farkeden çift için iki seçenek var ya
bitecek ve yalnızlığıyla kafasını dinleyecek yada onu da bulduğu gibi yeni
birini bulup gidecek. Belki de o yazın ona kur yapan kişiyi bulup onla devam
edecek yoluna. Yalnızlığı seçenler hemen basıyor ayrılık manifestosunu fakat
diğerleri işini garantiye almadan bırakmıyor çünkü yalnızlık çok soğuk çok
karanlık çok kötü. Genelde durumunu
garantiledikten sonra yavaşça çekiliyor ve gidiyor ama bir de kötü bir ihtimal
var karşısındaki onun yaptıklarını anladığı vakit aldatma damgasını yiyiveriyorlar
alnına. Artık aylardan Kasım ve ayrılık çanları çalmıştır bu hızlı çiftimiz
için yolun sonu gelmiş ve iki tarafta kendi yolunu çizmiş ve arkasını dönüp
gitmiştir. Bir daha yollarını iç bir yerde kesiştirmesine bile imkân tanımadan.
Üsküdar
delikanlısı ile İstanbul hanımefendisi çiftimiz ise havaların soğumasıyla
üşümemeyi bahane ederek yeni yeni sarılmaya başlamış ne yapacağını hala
bilmemekte. Ama hala çok mutlu her ikisi içinde bitmek bilmeyen doyumsuz sevgi
var içlerinde karşısındakine. Nasıl ifade edeceklerini gayet iyi biliyorlar bir
tatlı busenin onlar için ömre bedel karşılıksız sevgi olduğunu düşünüyorlar. Ama
gel gelelim utangaçlık yok mu yüzüne bakarak sevdiğini söylemekten çekiniyor
bunlar daha. Nasıl öpsünler birbirini. Derken gel zaman git zaman alışıyorlar
birbirlerine ama bitmek bilmeyen sevgileri onlar için utangaçlık çemberini
kaldırmadığı gibi birbirlerine göstermiş olduğu saygıdan mıdır artık bilinmez
karşısındakine empati oluşturmada, anlamada üstlerine yok. Bir bakışın bile
anlamını sözlere ihtiyaç duymadan kavrıyorlar çok konuşmuyorlar da zaten. Ama bu
çiftten ne kasım ne aralık bir şey koparabiliyor. Sanki bir ağaç gibi
kökleniyor sevgileri saplanıyor toprağa zaman rüzgar gibi de esse sel gibi de
aksa onlar hala orada ve gün geçtikçe büyüyorlar. Belki yıllar belki bir ömür süren bir aşkın
hikayesini yaşıyorlar artık.
Şimdi
söyleyin hangisi aşk arayanınki mi hakedenin mi ?