Sayfalar

19 Nisan 2012 Perşembe

Ya şimdi yada hiçbir zaman…



                 Evet şimdi başlamasam yazmaya bir daha başlamayacaktım. Gecenin bir körü sabah erken kalkma zorunluluğumu bile bile şimdi başlayayım dedim. Baştan söyleyeyim çok ilginç şeyler bilmem, hatta çok şeyde bilmem bildiğimi sanırım. Normal sıradan bir hayatım var ilginç şeyler veya olağan dışı şeyler yaşamıyorum ama yazmayı istiyorum çünkü hep birilerine anlatmak isteyip de anlatamıyorsun böyle olunca biraz daha rahat konuşuyorsun sınır tanıyan yok sıkılan yok (ben hariç).  Hem böyle yazınca sadece dinlemek isteyen dinlemiş olur.

                 Evet neden bir zamanlar bende çocuktum? Daha bu genç yaşta kendi adıma söyleyeyim hep büyümek isterdim çocukken ama bilmiyordum ki her geçen gün daha zormuş hep arkada kalanı özlüyormuşsun ve geri de gelmiyormuş. Yorucu hayatta hep o güzel mutlu günlerimiz doğru düzgün hatırlayamadığımız kaygısız olduğumuz anlar. Çocuktuk hiçbir şeye sahip olmadan belki de dünyanın en mutlu insanı bizdik. Bütün olan bitenlerden habersiz ama bir o kadar da her şey bizim için oluyormuş gibi, dünya bizim etrafımızda dönüyormuş gibi. O günleri özlüyorum şimdi de hayatımın gerçekten güzel olmasına karşın. Sevgilerin sevgi, mutluluğun mutluluk olduğu katkısız bütün duyguların en saf masum halini yaşadığımız o anlara geri dönmeyi hepimiz istiyoruz biliyorum. O yüzden bende bir zamanlar çocuktum.
                Yazı yazmayı sevdiğimi, bişeyler anlatmanın ben rahatlattığını fark ettiğim an aklıma gelen ilk anlamlı cümleydi e ileride bir kitap yazarsam adının o olmasını istediğim için o. Aklıma gelen her konuda yazmak her konuda konuşmak istiyorum. Uygun zaman uygun yeri de bekleyemiyorum. Galiba biraz sabırsızımda… İşte artık yazacağım konuşacağım illa dinleyenim olur.
                Başlayalım bakalım, başlayalım da görelim bakalım. Hep başkaları ister diye görev olduğu için, ders olduğu için yazacak değiliz ya bazen de böyle istediği için yazmalı insan ve bende yazıyorum.