Sayfalar

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Aynı şehirde sen varsın, ben varım ; biz yokuz. (Cemal Süreyya)




                Bende çok sevebilirdim eğer bir izin verilseydi. Ama ne zaman ne birini bulabildim yıllarca. Tam alışıyorum seviyorum derken o sıkılıyor bişeyler kopuyor, yada tam o alışırken sevmeye başlarken karşılıksız benden birşeyler kopuyor bütün köprüler yıkılıyor. Karşılıksız sevmekten bahsediyorum hiçbir şey düşünmeden tam anlamıyla karşındakini anlayıp onda bir şey aramadan bir şey sormadan neyini sevdiğini bile bilmeden saf katışıksız sevgiden. Hepimiz onu aramıyor muyuz ? ama bu gğne kadar kim sevildi karşılıksız kelimenin tam anlamıyla sevdi vücudunun bütün zerrelerine kadar hissetti sevmeyi sevilmeyi içinizden bir ses ben o değilim diyor. Neredeyse hepimiz aynı cevabı veriyoruz şu an birini sevdiğimizi söylesek bile. Şimdi bir düşünün bakalım bu güne kadar sevdiğiniz insana ne diye hitap ettiniz,  onu mutlu etmek için ne gibi iltifatlar ettiniz. Her kelimeniz onu yüceltmek onu daha çok sevdiğinizi ona bir şekilde anlatmak neden sevdiğini katı sebepler ispatlar göstererek ona anlatmaya çalışmak bunun için adeta yırtınmaktaydık ki sonunda karşınızdaki size burun kıvırıp son durağa geldiğinizi haber verinceye kadar.

                Hepimiz sevgilimize çok güzelsin çok naziksin çok kibarsın senin en çok şuyunu seviyorum diye bahsetmiş seni şundan daha çok şu kadar seviyorum diye belli başlı kalıplara sığdırmaya çalışmışızdır. Acaba sizce bu sevgiyi gösterme biçimimiz doğru mu, bir şey ölçülecekse onun bir birimi olmalı biz sevgimizi gösterirken ölçütlere sokarken doğru birimimi kullandık. Sanki doğru olsaydı ve biz doğruyu söylemiş olsaydık en azından şu an o kişi daha çok sevmek için canla başla uğraşmaz en azından beraber okuyor olabilirdiniz bu yazıyı. Sevgi kalıplara sığdıralamayacak birşeyle ölçüştürülemeyecek kadar farklı bir duygu algı anlam karmaşası. Sevginin tarifi herkese göre farklı bir anlamla bir davranışla bir düşünüşle örtüşüyor. Belkide bu yüzden doğru kişi kavramı vardır. O doğru kişinin de sevgi anlam duygu düşüncesi sizinkiyle örtüştüğünde mantığın kaybolup gardınızın düşmesiyle istemsiz süresiz bir rüyadasınız. Neden sevdiğinizi ne adar sevdiğinizi neden sevmeye ihtiyacınız olduğunuzu bile bilmezsiniz her dakika bir adım daha yakın ama her an bir o kadar uzak hissetmeyi hepimiz istedik. Gittikçe eğlendiğimiz zevk aldığımız gerçekten sevdiğimiz sonsuz bir yol düşünün. O yoldan çıkmayı hiç kimse istemez.

                O söylediğimiz yalandan  iltifatları bir düşünelim acaba sevgilimize neden diyoruz onlara, aradığımız istediğimiz, beklediğimiz her noktayı ve onun üzerinde sevdiğimiz onu kabul etmenin sebeplerini ve ne kadar kabul edilebilir olduğunu ona her dakika anlatma isteğimiz farkında olmadan bunları yapmamız. Ben yaptım evet sürekli anlattım sürekli onun ne kadar iyi ne kadar güzel olduğunu onu yanımda olduğu için beni desteklediği ıvır zıvır için sevdiğimi anlattım. Yani resmen ben seni yalandan seveceğim seninde egonu tatmin edeceğim sende bu beğendiğim özelliklerini bana kullandırtacaksın. Köleleştirmektir bu sanki aradığımız sevgi kölesi bulmakmış gibi çoğu ilişkimiz bu yönde oluyor ve sonunda köle işsiz sahip kölesiz ( her iki taraf içinde her ikisi de geçerli oluyor aynı an aynı durumda) her iki insan da mutsuz kötü bir bitiş aynı anlamsız başlangıç gibi.